farklı bir dergi
21 Nisan 2022
574

Yaşam kalitesi ve göç çıkmazı

Taşradan, kente göçen bireyler ve oluşturdukları topluluklar çok ciddi bir toplumsal değişimden geçmektedir. Yatay mimariden dikey mimariye geçen bireylerin, imkanları, şartları ve ihtiyaçları yüksek oranda değişmiştir. İki tavukla yumurta ihtiyacını giderirken, kente göçerek elde ettiği veya etmeyi düşündüğü fırsatlara karşın - örneğinin çocuğunun daha iyi bir eğitim alacağı okula gitmesi veya hane gelirinin artışı ile - yumurtayı artık marketten almaya tercih etmiştir. Güneşin her sabah penceresinden vurmasını veya bahçesindeki ağaçlardan taze meyve yeme fırsatını, şehirde avm’ye, sinemaya ulaşabilme fırsatına değişmiş durumdadır.


Günümüzde artık bunun tersini de görmekteyiz. Kentlerde geçinemeyen, tersine göç yapan kesimleri genel olarak ikiye ayırabiliriz. Zorunlu göç yapan birinci sınıf, ekonomik sıkıntı çeken insanlardan oluşuyor. Tekrar kırsala, köyüne tersine göç ettiği, çekirdek ailelerin geniş ailere döndüğü, baba ocağında, ata topraklarında bir hayat kurduklarını veya kurmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz.

İkinci kesim de ise, isteğe bağlı göç olarak tanımlayabileceğimiz, farklı eğitim düzeylerinden, farklı demografik yapılardan gelen birey, grup ve toplulukların kırsalda yaşamayı tercih ettiklerini görüyoruz. Gelir garantisi veya birikimi olanlar emeklilik hayatını, hızlı, sert, sürekli mücadele gerektiren kent yaşamından ziyade, kırsalda bir yaşam tercih ediyorlar. Bunun yanında bilgi toplumunun nüveleri, uzaktan çalışanlar, home ofis, freelanceler ve dünyada son iki yılda yaşadığımız pandemi ile biçim değiştiren uzaktan çalışma, serbest çalışma şekilleri ile, imkanı olanların egsoz dumanı çekmektense, ayda iki uçak bileti ile yaşamlarını ciddi bir şekilde farklılaştırdıklarını görüyoruz.

Yaşam kalitesi artan bireylerin, hem fizyolojik hem de psikolojik sağlıklarının iyileştiği aşikardır. Fakat özellikle ikinci grup, yani tercihe bağlı göç etmiş insanlarda, bir süre sonra kent yaşamındaki alışkanlıklarının eksiklikleri, şehrin kolaylıkları, bu sefer onları zora sokmaya başlıyor. Örneğin doğalgaz altyapısı veya online alışveriş imkanı olsa bile bir kitabevinin havasını solumanın eksikliği, sosyallleşememe, kültür araçlarına erişim veya çocuklarının eğitimi için kısıtlı seçeneklerin olması gibi başka sorunları tetiklemekte ve bu göçün kent – kırsal çıkmazını yaratıyor.

Bu çıkmazı aşmamız için öncelikle, kentlerdeki vahşi yaşamı ehlileştirmek, daha insani, daha yaşanabilir ortamlar oluşturmaktır. Mesela kentli insanların taze meyve yiyebileceği ağaçları yetiştirmesine imkan sunan şehir planları yaratırken, her alanda kontrolsüz üretim ve tüketimin önüne geçebilecek araçları yaratmamız, modern kentlilerin hem beden hem de psikolojik sağlığını iyileştirecektir.

Öte yandan, kırsaldaki insanların da eğitim, kültür, sanat ve sosyal ihtiyaçlarını gidererek, yaşamlarının zenginleşmesini sağlamak amaçlanmalıdır. Bu sayede, kentli insanların yaşam kalitesi artarken, imkanları artan kırsal yaşam insanlarının, kendini eğitim, sosyal ve kültürel alanlarda geliştirerek, kendi sağlıklarıyle birlikte, kırsaldaki üretimin de kalitesi artırılmış olacaktır.

Bu alanlarda zenginleşen insanların, doğa, tarım, hayvancılık gibi bir çok konudaki görüşleri, onların yaşamlarına katkı sunacaktır. Ayrıca bireylerin gelişimi, toplumsal olay ve olgulara bakış açısını da olmulu yönde değiştirdiği ve artırdığından, suç, ırkçılık, ötekileştirme gibi toplumsal olumsuzlukların giderilmesine de neden olacaktır.

Elbette çözüm bu kadar basit değil. Sadece giriş niteliğinde genel bir çerçeve çizmek istedim. Alternatifleri ve dünya üzerindeki reel uygulamalar diğer yazılarımda ele alacağım.


Murat Yılmaz

https://twitter.com/notorite

Yazarın sitemizdeki tüm içerikleri


TEST YAYINI
TEST YAYINI
TEST YAYINI
TEST YAYINI